Yazamamak ve Ölmek

                                                                                                             'Henüz 15 iken- 2
Uzunca bir süredir yazamıyordum. Yazmak için kendimde cesaret bulamıyordum. Hani derler ya ''Esaret' ile 'cesaret' arasında yalnızca tek bir harf vardır.'' diye. İste ben yazamadığımda, kendi tutsak bölgemde esir oluyorum. Adını bilmediğim bir ülkede, bir girdabın içinde hapsoluyorum. Ama eğer cesaret bulup yazmaya başlarsam, değmesin keyfime. Dünyanın en özgür, en mutlu, en dertsiz kişisi oluveriyorum adeta. Yazamamak benim için acı çekmekle bir. Hele o üniversiteye hazırlanma dönemi yok mu, mahvediyor insanı. Yazamıyor insan, zamanı olmuyor. Olsa da kafası acayip yoruluyor, daha kötüsü olabilir mi? İçten içe kemiriyor düşünceler ruhunuzu, ama bi türlü boşaltamıyorsunuz kafanızı... 

Birinin daha kalbine dokundum dün. Mısralarım gözlerinin önünden, fikirlerim yüreğinden geçmiş. Ortada buluşuvermiş duygularımız. İnsan, yakınlarını kaybedebilir ama sevdiklerini asla kaybedemez.
Annem hep der ki: ''Sevdiğini kaybedince insan, dokuz mum yanarmış yüreğinde. Gün geçtikçe teker teker sönermiş o mumlar. Fakat en sonunda bir mum hep yanarmış, hiç sönmezmiş.''
Ben bu dünyadan çekip gittiğimde birilerinin kalbindeki o son mum hep yansın isterim. Daima yaşamak isterim beyinlerinde, yüreklerinde, benliklerinde. Bir de -tabi ki bunun yansıması olarak- adım anıldığında yüzlerde oluşan ufak birer tebessüm... Öyle ağıt falan istemem. Gülümseyin ki, iyi biri olduğumu görebileyim...

Yorumlar

Popüler Yayınlar